-
1 davranmak
vi1) sich benehmen, sich verhalten; ( muamele etmek) behandeln (-e)birine iyi/kötü \davranmak sich jdm gegenüber gut/schlecht benehmen, jdn gut/schlecht behandelnyakışıksız \davranmak sich danebenbenehmen2) handelnbir şeye aykırı \davranmak gegen etw handelnduygusal/düşünerek \davranmak im Affekt/bedacht handeln3) ( muamele etmek) behandeln (-e)birine iyi/kötü \davranmak jdn gut/schlecht behandeln4) ( bir şeye el atmak) greifen (-e zu)tabancaya \davranmak zur Pistole greifen5) ( kımıldamak)davranma! keine Bewegung! -
2 bon
I1 qui convient iyi [i'ji]2 réussi güzel [ɟy'zel]◊Le repas était très bon. — Yemek çok güzeldi.
3 gentil, charitable iyi [i'ji]4 compétent iyi [i'ji]5 c'est bon ! Yeter !6 grand -den az olmayan7 pour de bon kesin olarak◊Il est parti pour de bon. — Dönmemecesine gitti.
II1 sentir bon hoş kokulu2 il fait bon buranın ısısı hoşn m1 gentil iyi insan2 avoir du bon iyi yanları olmakIVn mgeçici makbuz -
3 bonne
I1 qui convient iyi [i'ji]2 réussi güzel [ɟy'zel]◊Le repas était très bon. — Yemek çok güzeldi.
3 gentil, charitable iyi [i'ji]4 compétent iyi [i'ji]5 c'est bon ! Yeter !6 grand -den az olmayan7 pour de bon kesin olarak◊Il est parti pour de bon. — Dönmemecesine gitti.
IIn fhizmetçi [hizmet'ʧi] -
4 gut
gut <besser, am besten> [gu:t]I adj1) ( allgemein) iyi;ein \guter Freund iyi bir dost;\gute Besserung! acil şifalar dilerim!, geçmiş olsun!;er ist in Mathe sehr \gut mathematikte çok iyi;das ist ja alles \gut und schön, aber... ( fam) bunların hepsi iyi hoş, ama...;G\gut und Böse auseinanderhalten iyi ve kötüyü birbirinden ayırt etmek;die G\guten und die Bösen iyiler ve kötüler;findest du Strandurlaub \gut? plajda izin yapmayı iyi buluyor musun?;lassen wir es damit \gut sein ( fam) bu meseleyi kapatalım artık2) ( Mensch) iyi;sei so \gut und... bir iyilik yapıver de...;\gut zu jdm sein birine karşı iyi davranmak3) ( richtig) iyi, doğru4) ( nützlich)wer weiß, wozu das \gut ist? kim bilir, bu ne işe yarar?das ist \gut gegen Husten bu öksürüğe karşı iyi gelir6) ( vorteilhaft) iyi, yararlı, avantajlı7) ( angemessen) iyi, yerinde;er hat \gute Laune keyfi yerinde;8) ( reichlich) iyi, bol;eine \gute Stunde tam bir saatII adv iyi;schon \gut! peki!, peki peki;das schmeckt \gut bunun tadı iyi;sein Geschäft geht nicht \gut işi iyi gitmiyor;etw \gut können bir şeyi iyi yapabilmek;er hat es dort \gut orada durumu iyi;\gut so! iyi böyle!;\gut gemacht! iyi yaptın!;du bist \gut! âlemsin!, ömürsün!;das kann \gut sein olabilir;so \gut wie nichts ( fam) neredeyse [o hemen hemen] hiçbir şey;mach's \gut! kendine iyi bak!;er stellt sich \gut mit dir, weil er dein Auto braucht seninle iyi geçiniyor, çünkü otona ihtiyacı var;du tust \gut daran, hier erst mal zu verschwinden iyisi mi, buradan önce bir yok ol -
5 muamele
-
6 плохо
1) fena, kötüпло́хо пита́ться — iyi besin alamamak
пло́хо относи́ться к кому-л. — birine karşı fena davranmak
пло́хо па́хнуть — kokusu kötü olmak, fena kokmak
пло́хо ко́нчиться — sonu fenaya varmak
пло́хо знать язы́к — dili iyi bilmemek
он пло́хо зна́ет англи́йский язы́к — İngilizcesi bozuktur
он пло́хо пел / спел — fena okudu
я пло́хо пла́ваю — ben iyi yüzemem
ты пло́хо сде́лал, что не пришёл — gelmediğine fena ettin
ра́зве мы пло́хо сде́лали / поступи́ли? — kötü mü ettik?
дела́ иду́т пло́хо — işler bozuk gidiyor
2) безл., → сказ. fenaпло́хо то, что... — işin fenası şu ki,...
у него́ пло́хо с деньга́ми — parası kıttır, para sıkıntısı çekiyor
3) безл., → сказ. ( о тяжелом состоянии)мне пло́хо — fena oluyorum
ей вдруг ста́ло пло́хо — fenalaştı, birdenbire üstüne fenalık geldi
4) → сущ., с, нескл. ( отметка) zayıf -
7 traiter
Iv t1 se comporter avec -e karşı.. davranmak2 insulter -e kötü şeyler söylemek3 négocier görüşüp anlaşmak4 tedavi etmek5 étudier ele almak6 transformer işlemekIIv i1 concerner -i ele almak2 négocier iş görüşmek
См. также в других словарях:
yaltaklanmak — birine çıkar uğruna iyi davranmak … Beypazari ağzindan sözcükler
hoş tutmak — (birini) birine iyi ve sevecenlikle davranmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
seçmek — i, er 1) Benzerleri arasında hoşa gideni seçip almak veya yararlanmak için ayırmak Ben bu kitabı seçtim. 2) Birine oy vererek bir göreve getirmek Biz sizi başkanlığa seçtik. 3) Üstün, iyi, uygun bularak yeğlemek Benim ne akla hizmet edip de… … Çağatay Osmanlı Sözlük